Kartal Veresiye Çalışıyor


Tarihi, özkaynağından çıkardığı yıldız futbolcular ile kazandığı başarılarla dolu olan Beşiktaş, geçen sezondan itibaren tamamen farklı çizgide kadro yapılanmasına gitti. Aynı transfer politikasını bu yıl da sürdüren Beşiktaş Yönetim Kurulu, ödediği milyonlarca Euro bonservis bedelinin karşılığını, şampiyonluklar ve kupalarla almak isterken alacak-verecek defterinde işler tamamen tersine dönmüş durumda...

En Pahalısı Quaresma


Yıldırım Demirören Yeter! seslerinden sonra taraftarın gönlünü yeniden kazanmayı hedefleyen Yıldırım Demirören, 2010-2011 sezonu başında Beşiktaş’a tarihinde daha önce hiç yaşanmamış  bir transfer sezonu geçirtti. Uzun yıllardan beri taraftarın kadroda görmek istediği Quaresma ile başlayan harekat Guti, Simao, Almeida, Fernandes, Fatih Tekke ile devam etti. Yaptığı transferler ile bir anda bütün transfer piyasasının dikkatini çeken Beşiktaş, yaptığı bu transferler içinde 7.5 Milyon Euro ile en yüksek bonservis bedelini Quaresma için Inter kulübüne ödedi. Guti’yi bonservis bedeli ödemeden kadrosuna katarken, Simao için 900 Bin, Almeida’ya 2 Milyon, Fatih Tekke’ye ise 750 Bin Euro bonservis öderken, Fernandes’in yarım sezonluk kiralama bedeline 800 Bin Euro ödedi. Aynı zamanda Cenk Gönen için 1 Milyon Euro bonservis bedeli verilirken, Ersan Gülüm için 350 Bin kiralama bedeli ödeyen Beşiktaş, 2010-2011 sezonu için toplam 13 Milyon 100 Bin Euro transfer harcaması gerçekleştirdi.

İsimler değişti, bedeller aynı
Bu yıl bir önceki sezona göre, yıldız isimden çok genç oyunculara yönelen Beşiktaş’ta, transfer gündemindeki isimler değişse de ödenen bonservis bedellerinin bir önceki sezondan pek bir farkı yoktu. Bir önceki sezon kiralık olarak takımda yer alan Ersan Adem Gülüm ve Manuel Fernandes, gösterdikleri başarılı performanslarından sonra bonservisleri alınarak takıma uzun süre yarar sağlamaları düşünüldü. Bunun için Adanaspor’a Ersan Adem Gülüm’ün transfer bedeli olarak 2 Milyon Euro ödenirken, Manuel Fernandes için Valencia kulübüne yine 2 milyon Euro bonservis bedeli verildi. Bu dönemin en pahalı transferi 4 Milyon Euro ile Mustafa Pektemek olurken, 3.5 Milyon Euro bonservis bedeli ödenerek Atletico Madrid’ten alınan Julio Alves en dikkat çekici transfer oldu. Sezon başında büyük umutlar ile kadroya kiralık olarak katılan Bebe için Manchester United’a 1 Milyon Euro kiralama bedeli ödenirken, Bebe’nin sakatlanmasından sonra yerine kadroya dahil edilen Edu için Schalke 04 takımına 500 Bin Euro kiralama bedeli ödendi. Bir önceki sezona göre daha genç ve takım rotasyonunda yer alacak oyunculara yönelen Beşiktaş’ın rotası Avusturya ve Almanya oldu. Buradan Tanju Kayhan, Burak Kaplan ve Veli Kavlak’ı transfer eden Beşiktaş, bu üç futbolcu için kulüplerine toplamda 2 Milyon 450 Bin Euro bonservis bedeli öderken, Mehmet Akyüz için 400 Bin Euro bedel kulübün kasasından çıktı. Beşiktaş, bir önceki sezona göre daha genç ve isimsiz futbolculara yönelmesine rağmen bir önceki sezondan daha fazla bonservis bedeli ödeyerek transfer sezonunu kapatırken, transfer için kasasından 15 milyon 650 bin Euro gibi bir para çıkıyordu.

Bonservisleri ödemekle bitmiyor


Değişen transfer politikasında ödenen büyük meblağlar sadece bonservis bedelleri ile kalmıyor. Yıldız oyuncuları Türkiye’ye getirmek istediğinizde, oyuncuya daha önce aldığının çok üstünde yıllık ücret de vermek zorunda kalıyorsunuz. Bu nedenle futbolcuların kulüp üzerilerindeki maliyetleri kat kat fazlalaşıyor. Quaresma yine en fazla parayı alan oyuncu olarak dikkat çekerken, onu Guti ve Simao takip ediyor. Quaresma, Beşiktaş ile yaptğı sözleşmede her sene için 3 Milyon 750 bin Euro’ya anlaşırken, Guti oynadığı dönemde 2.7 Milyon Euro senelik ücret alıyordu. Almeida yıllığı yarım sezon için 1 milyon 650 bin €, kalan 3 yılda ise yıllık 2.5 milyon €'dan Beşiktaş'la anlaşırken, Simao yıllığı 2,5 milyon €'dan 2.5 yıllık sözleşme imzaladı.

En fazla gelir Avrupa’dan


Beşiktaş için kazanılan kupalar ve Avrupa Kupası’nda atlanılan turlar, yapılan yıldız transferlerinden karşılık alabilmenin tek yolu. Yaptığı yıldız transferler ile başarıya ulaşmayı amaçlayan Siyah-beyazlı takım, kazandığı bu başarılar karşılığında hem Spor Toto Süper Ligi, hem de Avrupa arenasındaki havuzdan alacağı paralar ile kasasını doldurmanın hesabını yaparken, işler pek istenilen gibi gitmedi. Spor Toto Süper Ligi’nde beşinci olan Beşiktaş, burada yaklaşık olarak 2 milyon 800 bin TL kasasına para koydu. Beşiktaş için ise en karlı turnuva Avrupa Ligi oldu. Dünyaca ünlü isimleri renklerine bağlayıp Avrupa’da söz sahibi bir kadro kurmayı başaran Beşiktaş, geçen sezon tarihinde ilk kez Avrupa Ligi’nde gruplardan çıkmayı başarmıştı. Bernd Schuster yönetiminde ligde olmasa da, Avrupa’da başarılı bir görüntü çizen Kara Kartallar; Porto, Rapid Wien ve CSKA Sofya’nın bulunduğu gruptan bir üst tura yükselmeyi bilmişti. Bir üst turda Dinamo Kiev’e elense de, Siyah-Beyazlılar kasasına ciddi bir para koydu. Üstelik şampiyonluğa ulaşan Porto’dan bile fazla para kazanıp, önemli bir ekonomik kaynak sağladı. Avrupa Ligi’nde geçen sezon en çok para kazanan takım 9 milyon 48 bin Euro’yla Villarreal olurken, ikinci sıra 8 milyon 463 bin Euro’yla Beşiktaş’ın oldu. Şampiyon Porto, 7 milyon 837 bin Euro kazandı. İkinci turda elenmesine rağmen Siyah-Beyazlılar’ın bu kadar çok para kazanmasının ise nedeni açık: Kupaya erken turdan başlayıp, son 32 takım arasına katılması... Fazla maç oynayan Kara Kartallar, ‘market pool’ denilen ortak havuzdan en çok pay alan takım oldu.  Türkiye Kupası’nı finalde İBB’yi yenerek müzesine götüren Beşiktaş, bu turnuvadan ise toplamda 3 Milyon Euro civarında para kazanmış durumda. 

 Beşiktaş alacaklı konumda
Yıldızlara yatırım yaparak, güçlü kadrosuyla hem Türkiye, hem de Avrupa’da başarı hedefleyen ve bu başarılar sonucunda para kazanmayı düşünen Beşiktaş, tam anlamıyla hayal kırıklığına uğradı. Spor Toto Süper Ligi’nde umduğunu bulamayan, Türkiye Kupası’nı müzesine götürerek avunan Beşiktaş, Avrupa’da üst turlara çıkamasa da çok maç oynamanın verdiği avantaj ile kasasına en çok parayı Avrupa Ligi’nden koydu. İki sezonda transfere toplamda 28 Milyon 750 Bin Euro bonservis bedeli ve bir okadar da yıllık ücret ödeyen Beşiktaş,  bu sezonun gelirlerini henüz cebine koymadı. Kartal, geçen sezonda Türkiye ve Avrupa’dan 14 Milyon 300 Bin Euro civarında para kazandı.
Serencebey 55. Sayı

Bilmeden Gelen Doğrular


Beşiktaş gün geçtikçe oynadığı oyunun üstüne koyuyor. Her takımın belli zamanlar performansının yükseldiği iyi dönemler olur. Bu performansı belli standartta devam ettiren ise sezon sonu mutlu sona ulaşır. Beşiktaş’ın ki geçici bir yüksek performans mı, yoksa belli seviyede sezon sonuna kadar gidecek mi bilmiyoruz. Ancak bu performansın sahaya yansıtılmasında çok açık katkıları olan oyuncular mevcut.

En başta Hilbert’i burada konuşmak gerek. Toraman’la başlayan, Ekrem ile arada devam eden, sonra yine Toraman’a dönülen sağ bek tercihinde, Toraman’nın sakatlığı Hilbert’i ilk 11’e yerleştirdi. Her iki oyuncunun da sakatlık yaşaması, sonu hayırlı bir olaya vesile oldu. Tıpkı geçen sene sakatlıklardan sonra Ersan’nın düzenli oynaması ve takımın önemli bir parçası olması gibi. Hilbert için konuşurken, Gökhan Gönül gibi bir sağ bek benzetmesi yapamazsınız. Ancak Hilbert, Toraman ve Ekrem gibi alternatiflerinizin tam arasında bir oyuncu. Ne Ekrem kadar savruk, nede Toraman kadar hücumu etkisiz. Hepsinden az az, yettiği kadar. Hilbert’in sağ bek bölgesine geçmesinden itibaren önünde yer alan Quaresma’nın performansına bakıldığında aynı oranda yükselişe rastlamak mümkün.


Hilbert kadar takıma katkı yapan bir diğer oyuncu, Veli Kavlak. Herkes onun rotasyonda yer alacağını, kupa ve ligin kolay maçlarında sahada yer alacağını düşünüyordu. Ancak Fernandes’in ve Guti'nin disiplinsizlikleri nedeniyle takımdan kesilmesi Veli’ye yer açtı. Aynı Hilbert gibi Veli’de sahada yapılması gerekeni gerektiği kadar yapıyor. Top tekniğinin Fernanades ve Guti’den çok düşük olduğu aşikar. Ancak mücadele etmesi, takımın şu an ihtiyacı olan top tekniğine sahip bir futbolcudan daha çok ihtiyacı olan özellik. Özellikle Quaresma ve Simao’nun beraber kanatlarda yer aldığı bir takımda, Veli’nin oynadığı pozisyondaki oyuncunun top tekniğinden daha fazla şeyler göstermesi gerekli takımda. Veli’de bunu sağlıyor. Pres yapıyor, top kazanıyor. Olabildiğince kanatlara ve hücuma çabuk top ulaştırıyor.

Beşiktaş şu an ideal kadrosuna ulaşmış gözüküyor. Carvahal’in takımın başına hazırlık maçı yapmadan gelmesi, takımın şu haline bu kadar geç gelmesinin sebebide olabilir. Takımı çok geç tanıdı ve hatta hala tanımaya çalışıyor. Ernst, Hilbert, Necip ve Veli tercihleri de bu sıkıntının yaşandığının kanıtı. Ancak her ne olursa olsun, Beşiktaş sahada Fernandes’e, Guti’ye, Toraman’a ihtiyaç duyacak. Veli, Hilbert, Ernst, Necip tekrar kazanıldı. Ancak onlarında bir şekilde takıma dahil edilmesi lazım.

Ne Seninle, Ne de Sensiz...

Beşiktaş, ligdeki belki de en zor dönemecini Fenerbahçe maçında kaybettiği 2 puan kayıpla atlattı. Hem de bunu Kayserispor karşısında dibe vurmuş durumda ve 3 lig maçının arasında Kiev deplasmanı gibi yorucu bir deplasmandan gelerek yaptı. Sivasspor karşılaşmasını çok büyük şansla kazandı diyebilirsiniz. Ancak ne olursa olsun, bu şartlarda, bu tempoda, Guti ve Fernandes gibi sezon başında tahtaya “hangisini yazsak?” diye düşündüğünüz 2 futbolcunuzu kadroya almayarak puanlar kazanmak önemli.

Tabi Beşiktaş’ın dün sahada ilk 30 dakikadan sonra yok olması ve Mahmut’un yaptığı penaltıya kadar bir daha hiç gözükmemesinin sebebi, sadece Beşiktaş’ın yoğun maç trafiği ile açıklanamaz. Her şeyden önce Beşiktaş’ın, ne onlarla nede onlarsız olabilen oyunculara sahip olmanın getirdiği temel sıkıntı var. Simao ve Quaresma, hala beklenileni verebilmiş değil ve hatta çoğu kişiye göre  takıma zarar verme durumundalar. Ancak son iki maçta yaşananlar ise olayı farklı bir boyuta taşıyor. Simao’nun çıkıp Fenerbahçe’ye attığı, tamamen kendi yeteneğinin getirisi olan gol, Quaresma’nın takımın en çok asistini yapan oyuncu olması… Olanlar her şeyi tekrar gözden geçirmek zorunda, doğru bildiklerinizin yanlış olduğuna inanmanızı sağlıyor.

Pas vermeyen, bencil oyuncu Quaresma, takımının en çok asist yapan oyuncusu. Takımın en çok asist yapan oyuncusu Quaresma ise pas vermiyor diyebilir misiniz? Çok zor. Peki Quaresma’yı sahada izlediğinizde, paylaşımcı ve takım oyuncusu diyebilir misiniz? Hayır. İki büyük çelişki herkesi kafasını karıştırmış durumda. Birde Quaresma’dan beklenen “golcü” olma isteği var ki, zaten Quaresma bütün kariyeri boyunca bunu yapan bir oyuncu değil. Bu noktada önemli olan; sizin Quaresma’dan ne beklediğiniz ve Quaresma’nın ne verebildiğidir. Quaresma, hiçbir zaman kendisinden şu an istenilenleri vermedi. Oynadığı kanadın bek oyuncusuna yardıma gitmedi, kızmadığı sürece adam kovalamadı, bir sezonda 10 gol atmadı. Quaresma, Sporting’de de bunları yaptı, Barcelona, Porto, İnter ve Chelsea’de de… Bunları biliyorsanız ve Quaresma’nın takımda hala olmasını istiyorsanız, bu sefer ona göre takım kurmak zorundasınız. Arkasında oynayan bek, orta sahada oyuncular ve hatta forvet mevkiinde görev yapan oyuncu. Her şey ona göre ayarlanmalı ki, Quaresma sahaya çıksın oynasın, oynarken sırıtmasın. Barcelona, İnter ve Chelsea’de buna uygun oyuncular yok muydu? Elbette vardı, ancak o kulüpler kadrolarında birden fazla Quaresma barındırırken, Quaresma’nın emrine uygun davranmazdı. Nitekim de sonuçlar öyle oldu. Quaresma bu yüzden en fazla Sporting ve Porto’da başarılı oldu.

Beşiktaş’ın takım olamamasından bahsediyorsak, bunun sadece Quaresma veya Simao’dan kaynaklandığını düşünmek çok anlamsız. Zaten takım olabilmişseniz, Quaresma’nın yapmadıkları sizin gözünüze batmaz. Quaresma, Holosko’nun yapamadıklarını yaptığında, Ernst, Quaresma’nın kaptırdığı topu aldığında, Simao, Necip’in asla gol atamayacağı şekilde gol attığında, Cenk, Sivok’un kaçırdığı adama gol izni vermeyince takım olursunuz.

Şu anda Quaresma’ya alternatifiniz yoksa, takımınız onun olmadığı uzunca bir sürede atağa kalkmada, yaratıcılıkta vs. sorun yaşayacaksa başka çareniz yok. Eğer başa sistem, başka oyun tarzı ve buna uygun oyuncu ile yola devam edecekseniz Quaresma’dan hemen kurtulun. Beşiktaş’ta işleyen bir sistem yok. Şu anki hal ve duruma alternatif yoksa Quaresma’dan önce başka sorunları halletmeniz gerek.

Yıldızlar vs Takım


Futbolun genel  olarak dibe vurduğu yerde, bu sezonun en iyi maçlarından birine sahne oldu, İnönü.  Her iki devrenin başında baskılı oynayan ve hücumda fazlasıyla etkin olan Beşiktaş’a karşılık, her iki devrenin ortalarında Fenerbahçe’nin kontrollü ve bir o kadar organize futbolu vardı. Harika gollerin yanında, fazlasıyla da heyecan barındıran maçın hikayesinin sonunda 2-2 beraberlik skor tabelasında yazandı.  Maçın hemen başında kırılan kapı, içeri giren Fenerbahçeli taraftarlar  ve 90. Dakika sonunda sahaya atılan atkılar maçın her dakikasında konuşulacak ayrı ayrı olayların olduğunu anlatıyor.

Maç boyunca kadro olarak iyi takımın, iyi bir takım olabilen oyunculardan kurulu bir topluluğa karşı mücadelesi sahne aldı. Maç içinde her iki takım arasında gidip gelmesinin sebebi de buydu.  Simao ve Quaresma’nın bireyselliğini ön plana çıkardığı dakikalarda Beşiktaş etkili oldu. Fenerbahçe ise takım olarak organize olmayı başardığında Beşiktaş’a sıkıntılı anlar yaşattı.

Burdan yola çıkarak skora baktığınızda Beşiktaş, ancak yıldızları üst düzey oynadığında puan ve puanlar kazabilir. Diğer tarafta ise Fenerbahçe kötü oynarken bile takım olmanın verdiği avantajla oyuna tekrar tekrar geriye dönebiliyor.  Fenerbahçe’nin ileriki maçlarda sahaya çıkarken oyun olarak ezilmeyeceğini tahmin edersiniz ama Beşiktaş için o gün yıldızların sahaya koyacağı performansı tahmin edemediğiniz  için bu maçı kesin kazanır diyemiyorsunuz.

Carvahal çıkabileceği en iyi kadroyu sürdü sahaya. Mersin maçının düzeninde sadece Aurelio-Veli değişikliği yaparak sahada aynı direnci zaman zaman gösterdi. Aurelio ise Alex’i uzun süre oyunun dışında tutmayı fazlasıyla başardı. Mustafa Pektemek ise ileride iyi niyetine karşın fazlasıyla top kaybı yaptı. İkinci yarının ortasında Carvahal’in Necip, Aykut’un ise Caner değişikliği maça etki eden müdahalelerdi. Necip ile Beşiktaş oyun hakimiyetini tekrar ele alırken, belki de maçın en iyisi olan Caner’in oyundan alınması Fener’in baskı kurmasını engelledi.

Beşiktaş sahada çok iyi işlere imza atsa da  maç içinde, hala takım olmayı başarabilmiş değil. Ancak olmaması içinde hiçbir neden yok.  Beşiktaş,  Mersin ve Fenerbahçe maçında çıktığı düzende ısrar etmesi lazım. Çok küçük gibi gözüken ama 2 sezondur en büyük problem olan beklerin oyuna katkısı ve yıldızları istikrarsız hali çözüldüğünde, takım olan Beşiktaş ligin en iyi takımı olabilir.




Bu Düzen Bize Ait Değil

Uzun yıllardan beri Türk futbolunda olanların yaptıkları, yapmak istedikleri ülkede ki futbolu bitirme noktasına gelmişti. 3 Temmuz sabahında yaşananlar her şeyi çok açık ortaya koymuştu. Futbol bizim sevdiğimiz, olmasını istediğimiz, yaşadığımız futbol değil artık. Futbolun belki de bu kadar büyümesinde en büyük rolü olan taraftar, artık sadece etkisiz eleman konumunda.

Önce konfeti, sonra meşale, yarı yarıya bölüşülen tribünler, zaman zaman pankartlar yasaklandı. Taraftarın yapabileceği her şey kısıtlandı. Onların artık yapması gereken sadece yaptıkları mesaide kazandıkları parayı, kulübün mağazasında harcamaktı. Bunu yapmıyorsanız taraftar değilsiniz artık. Çünkü işleyiş, düzen böyle… Kulüp daha çok para kazanır, daha iyi kadro kurar, sahaya çıkıp oynar ve galip gelir. Senin destek vermen gerekmez, sadece tribün boş gözükmesin yeter.  Sen sahaya iyi futbolcu çıkarılması için para ver yeter, gerisine karışma.

Dün ise hem Beşiktaş taraftarının, hem de Fenerbahçe taraftarının futboldan alabileceği haz ve mutluluk duygusu elinden alındı. Tribüne gelen taraftar için deplasman tribününde rakip taraftarın yoksa orda olmanın anlamı yok. Deplasman tribününe gelen taraftarın ise duygusunu anlatmaya gerek yok. Alınan kararın skandal olduğu kesin, futbola şikeyle başlayan play-offla vurulan darbenin son noktası artık bu. TFF, İl Güvenlik Kurulu’nun kararı olduğu, Fenerbahçe ise Beşiktaş’ın istediğini beyan etti. Beşiktaş, herkesin ortak kararının bu olduğunu söyledi ve ülkede ki durumu bahane etti. Son olarak ise Valilik, “
BJK - FB maçı için alınacak güvenlik önlemleri ile ilgili toplantıda kulüplerin stada getirecekleri seyirci konusunda herhangi yasaklayıcı bir karar alınmamıştır.”  Açıklamasını yaptı. Herkes başka birini hedef gösteriyor.  

Futbol önemsenmiyor, taraftar kimsenin umrunda değil. Yönetenler ve yönetilenlerin tek amacı; kurulan bu çarkın eksiksiz ve aynı düzende yürümesi. Ancak unuttukları birşey var. Futbol adına yaratılan herşeyin çıkış noktası tribünda ve ekranın başında yer alan taraftar. Onlar yok olduğu andan itibaren ne reklamın, ne marka değerin, nede sunmak zorunda olduğun bir futbol kalacak. Beşiktaş taraftarı, sadece 15 Bin bilet almış, stad 33 Bin kişilik ve Beşiktaş taraftarı ilk kez bir derbide stadı doldurmayacak. Hala bazı şeyler bu kadar açıkken, neyin çabası bunlar?

HAYDİ HESAP SORMAYA !

Sevgili Beşiktaşlılar ,
Denetleme Kurulu sadece derneğin faaliyetleriyle ilgili usülsüzlük varsa müdahil olabiliyor, ancak bildiğiniz gibi Dernek’te sadece futbol dışı branşlar kaldı. Futbol gelir-giderleri BJK AŞ’de ve bunu denetleyen bağımsız denetim kurumları, onlar da kayıtlar doğru tutulup tutulmadığına bakıyor. Genel Kurul ise yönetimin faaliyetlerinin hissedarlara hesap verildiği yer.
BJK AŞ Genel Kurulu Her sene yapılıyor, bu sene Kasım ayında.
Kritik kararlar burada gündeme getirip oylanabiliyor.
Derneği temsilen yönetim kurulunun 100 (yüz) oy hakkı var.
1 Lot BJKAS hisseniz olsa bile katılabiliyorsunuz.
Seçimli Genel Kurul gibi değil- Kongre üyesi olmakla ilgisi yok.
1 Lot hisseniz yoksa kongre üyesi bile olsanız oy kullanamıyorsunuz !
1 Lot BJKAS hissesi aldığınızda genel kurula katılabiliyor ve oy kullanabiliyorsunuz.
1 lot BJKAS Hisse ortalama 9 TL !
HİSSE ALIMI İÇİN BASAMAKLAR;
*Bir bankadan Hesap açtırıp internet bankacılığına başvurunuz
*Açtırmış olduğunuz hesaba internetten girip “Yatırım Hesabı Aç” diyoruz. (Yatırm hesabı açmanın hiçbir mali külfeti yok)
*Açmış olduğunuz “Yatırım Hesabınız”la BJKAS hissesini seçip 1 lot alıyorsunuz (1 lot = 9 TL (yaklaşık) )
*Bazı banka müşterilerinin şube’ye gidip açtırmaları gerekmektedir (masrafsızdır)
HİSSE ALIMINDAN SONRA YAPILACAKLAR;
1- Önce hisseleri satın aldık.
2- Genel Kurul yapacak şirketin genel kurul ilanını bekliyoruz.
3- Hisseleri satın aldığımız bankaya bir yazı yazarak ,
-hisse miktarlarımızı,
-hisse seri nolarımız,
- değerlerini
bildirmesini, ve genel kurul ilanında belirtilen tarihte (bu uzun tutulabilir) takasbankta bloke edilerek, blokaj yazısının tarafımıza gönderilmesinin sağlanmasını, rica ediyoruz. (Anlaşacağımız aracı firma hepsini yapar)
4- Banka takasbank ile yazışma yaparak 2-3 gün içinde hisse bilgilerini içeren blokaj evrağını tarafımıza gönderiyor.
5- Bu evrakı genel kuruldan 1 hafta önce (daha önce olursa garanti olur) şirkete iletiyoruz.
6- Bu evrakla birlikte gidip oy kullanabiliyoruz.
7- Vekalet verecek olan hissedarlar, şirketin vekaletname örneğini doldurup (Vekalet örn. ) notere tasdiklettikten sonra bunu da yukarıdaki evrakla birlikte şirkete 1 hafta önce teslim ediyor ve o şekilde oy kullanabiliyor.
HEPSİ BU KADAR !!!

oncebesiktas.com