Ne Seninle, Ne de Sensiz...

Beşiktaş, ligdeki belki de en zor dönemecini Fenerbahçe maçında kaybettiği 2 puan kayıpla atlattı. Hem de bunu Kayserispor karşısında dibe vurmuş durumda ve 3 lig maçının arasında Kiev deplasmanı gibi yorucu bir deplasmandan gelerek yaptı. Sivasspor karşılaşmasını çok büyük şansla kazandı diyebilirsiniz. Ancak ne olursa olsun, bu şartlarda, bu tempoda, Guti ve Fernandes gibi sezon başında tahtaya “hangisini yazsak?” diye düşündüğünüz 2 futbolcunuzu kadroya almayarak puanlar kazanmak önemli.

Tabi Beşiktaş’ın dün sahada ilk 30 dakikadan sonra yok olması ve Mahmut’un yaptığı penaltıya kadar bir daha hiç gözükmemesinin sebebi, sadece Beşiktaş’ın yoğun maç trafiği ile açıklanamaz. Her şeyden önce Beşiktaş’ın, ne onlarla nede onlarsız olabilen oyunculara sahip olmanın getirdiği temel sıkıntı var. Simao ve Quaresma, hala beklenileni verebilmiş değil ve hatta çoğu kişiye göre  takıma zarar verme durumundalar. Ancak son iki maçta yaşananlar ise olayı farklı bir boyuta taşıyor. Simao’nun çıkıp Fenerbahçe’ye attığı, tamamen kendi yeteneğinin getirisi olan gol, Quaresma’nın takımın en çok asistini yapan oyuncu olması… Olanlar her şeyi tekrar gözden geçirmek zorunda, doğru bildiklerinizin yanlış olduğuna inanmanızı sağlıyor.

Pas vermeyen, bencil oyuncu Quaresma, takımının en çok asist yapan oyuncusu. Takımın en çok asist yapan oyuncusu Quaresma ise pas vermiyor diyebilir misiniz? Çok zor. Peki Quaresma’yı sahada izlediğinizde, paylaşımcı ve takım oyuncusu diyebilir misiniz? Hayır. İki büyük çelişki herkesi kafasını karıştırmış durumda. Birde Quaresma’dan beklenen “golcü” olma isteği var ki, zaten Quaresma bütün kariyeri boyunca bunu yapan bir oyuncu değil. Bu noktada önemli olan; sizin Quaresma’dan ne beklediğiniz ve Quaresma’nın ne verebildiğidir. Quaresma, hiçbir zaman kendisinden şu an istenilenleri vermedi. Oynadığı kanadın bek oyuncusuna yardıma gitmedi, kızmadığı sürece adam kovalamadı, bir sezonda 10 gol atmadı. Quaresma, Sporting’de de bunları yaptı, Barcelona, Porto, İnter ve Chelsea’de de… Bunları biliyorsanız ve Quaresma’nın takımda hala olmasını istiyorsanız, bu sefer ona göre takım kurmak zorundasınız. Arkasında oynayan bek, orta sahada oyuncular ve hatta forvet mevkiinde görev yapan oyuncu. Her şey ona göre ayarlanmalı ki, Quaresma sahaya çıksın oynasın, oynarken sırıtmasın. Barcelona, İnter ve Chelsea’de buna uygun oyuncular yok muydu? Elbette vardı, ancak o kulüpler kadrolarında birden fazla Quaresma barındırırken, Quaresma’nın emrine uygun davranmazdı. Nitekim de sonuçlar öyle oldu. Quaresma bu yüzden en fazla Sporting ve Porto’da başarılı oldu.

Beşiktaş’ın takım olamamasından bahsediyorsak, bunun sadece Quaresma veya Simao’dan kaynaklandığını düşünmek çok anlamsız. Zaten takım olabilmişseniz, Quaresma’nın yapmadıkları sizin gözünüze batmaz. Quaresma, Holosko’nun yapamadıklarını yaptığında, Ernst, Quaresma’nın kaptırdığı topu aldığında, Simao, Necip’in asla gol atamayacağı şekilde gol attığında, Cenk, Sivok’un kaçırdığı adama gol izni vermeyince takım olursunuz.

Şu anda Quaresma’ya alternatifiniz yoksa, takımınız onun olmadığı uzunca bir sürede atağa kalkmada, yaratıcılıkta vs. sorun yaşayacaksa başka çareniz yok. Eğer başa sistem, başka oyun tarzı ve buna uygun oyuncu ile yola devam edecekseniz Quaresma’dan hemen kurtulun. Beşiktaş’ta işleyen bir sistem yok. Şu anki hal ve duruma alternatif yoksa Quaresma’dan önce başka sorunları halletmeniz gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder