Dinamo Kiev, Stoke City ve Maccabi...


Avrupa'da, kanser olma yolunda bir maç daha izlettiren Beşiktaş'ın, Avrupa Ligi'nde ki rakipleri belli oldu. Rakipler pek fazla yabancı değil, geçen sene bizi dağıtarak tur atlayan Dinamo Kiev, Tuncay'dan dolayı yakınen takip ettiğimiz Stoke City ve K. Erciyes'in zamanında elediği takım olan İsrail'den Maccabi Tel-aviv E Grubu'nda rakiplerimiz oldu.

Dinamo Kiev, bu sezon Şampiyonlar Ligi ön elemesinde elenerek, Avrupa Ligi'nde oynama hakkı kazandı. Stoke City ise ligde ve kupada gösterdiği başarılı performansın ardından kupa finalisti unvanı ile Avrupa Ligi'ne adım attı.


Geçen sene çektiğimiz harika kuradan sonra bu sene çekilen bu kura biraz sert oldu. Grupta Porto kadar bariz favori takım olmasa da, Cska Sofya kadar güçsüz bir takımda bulunmamakta.

Beşiktaş için bu kuradan sonra içeride oynayacağı 3 maç ve deplasmanda Maccabi'den alınacak bir galibiyet, gruptan çıkmanın anahtarı olabilir. Ancak Beşiktaş liderlik istiyorsa bunlara birde Stoke ve Dinamo maçlarının tamamından puan çıkartması gerekebilir.

Özellikle oynanan 2 Alania maçından sonra biraz umudumuz kırılsa da, yerine oturan ve ritmini bulan bir Beşiktaş bu grupta ilk ikiye girmekte çok fazla zorlanmamalı.

Eurobasket 2011 Litvanya

2011 Litvanya Eurobasket'e sayılı günler kalmışken, yayıncı kuruluş Ntvspor ise hazırladığı kliplerle bizi havaya sokuyor. Özellikle Dünya Şampiyonası'nda yaptıkları bu tarz klipler beğeni toplayınca, bu sene düzenlenen şampiyona içinde aynı emeği harcamışlar. Şu ana kadar hazırladıkları 3 klibi fazlasıyla beğenmekle beraber, benim açımdan en sevdiğim; Hidayet'in '' Bu bir takım oyunu, ııı ıııı'' ile başlayan klip oldu :)






Gerçek Engel Başka Yerlerde

Erkek Basketbol Takımı sezonu açarken, sezona bir çok sorunla beraber başladığını söylemiştik. Ancak Beşiktaş’ın hangi branşında sorun olmadığını düşünmek gerekli belki de.

Konu Tekerlekli Sandalye Takımı ile ilgili… Geçen sene Avrupa Kupası kazanan, ligde şampiyonluğu son maçta, kendi kadrosundan çok daha üstün bir takıma kaptıran, buna rağmen son ana kadar savaşan takım dağılmak üzere. Dg Farma firmasının sponsorluğu ile beraber eski günlerine dönüş yapan şube, sponsorun yönetim ile yaşadığı sıkıntı arasında kaybolup gidiyor. Sadece Beşiktaş’ın değil, belki de bu branşın en iyi Türk oyuncularından olan Ferit Gümüş ve Cem Gezinci, verilen sözlerin yerine getirilmemesi ve belki de Beşiktaş’ta ki bu adaletsiz düzene isyan ederek Galatasaray’ın oyuncusu olma yolunda.

İş reklamdan uzak olunca, bizim yöneticilerinde pek umurunda olmuyor tabi. Ortada bir Kobe yada bir kupa finali olmadığı için sahip çıkmak isteyen yöneticide ortalıkta gözükmüyor. Tekerlekli Sandalye Takımı kupayı kazandığında fotoğraf çektirmek için sıraya giren yöneticiler, bugün Beşiktaş’ın oynadığı Alania maçında boy gösteriyor. Hal böyle olunca takımla ne bir ilgilenen var, ne de oyuncuların derdini dinleyen. Unutmadan söyleyelim, Tekerlekli Sandalye Takımı oyuncuları aylardan beri para alamıyor.

Erkek Basketbol Sezonu Açtı

Beşiktaş Basketbol Takımı yeni sezona çok fazla sürpriz yaparak başlamadı. Eskiden iyi başlar, sonra krizlerle alt-üst olurduk. Şimdi krizin tam göbeğinde başladık. Beşiktaş Basketbol Takımı, Ocak ayında sponsorun sözleşme yenilemeyeceği belli olduğu halde bir sponsorla anlaşamadı. Ve rakiplerinin sponsor desteği ile birlikte çok iyi kadrolar kurduğu bu senede, şubenin kendi bütçesinin çok üstünde kadro kurdu. Özellikle daha 4 ve 5 numaralara transfer yapılacağı düşünüldüğünde, kadro oluşturmak için harcanan paralarda fazlasıyla Y. Demirören’nin cebine kalacak şube. Hal böyle olunca da, amatör branşların kulüplerin sırtında yük olduğunu düşünen bir kişiye muhtaç şekilde yola çıkılması ne kadar doğru?

Basketbol’da yeni sezon açılırken, yaşanan sıkıntılar sadece sponsor değil elbet. Altyapıdan çıkan oyuncuların bir bir elden kaçması olayın diğer boyutunu oluşturuyor. Ayşe Cora’nın, sırf sözleşmesinin yenilenmesi gerektiğinden haberdar olmayan yöneticiler yüzünden Galatasaray’a kaptırılması ve özellikle kadın basketbolda Türk oyuncu sıkıntısının bu kadar net bir şekilde yaşanırken bu hatanın yapılması kabullenebilecek şeyler değil.

Sırf reklam için Kobe’nin peşinde koşulması, lokavt sonrası kadronun düşünülmemesi, kapıda bekleyen Iverson krizi… Bunlar ise bahsedilmesi gereken diğer konular ama hepsinin tek bir çıkış noktası var.

Hayat Devam Ediyor...

Şike iddialarının yaşattığı gerginlik ve 3 ayın verdiği hasret ortamında çıkılan maç, tempo ve seyir zevki olarak vasatın üzerine çıkamadı.

Alınan erteleme kararı, Necip, Quaresma gibi oyuncuların yokluğu, Simao’nun henüz maç başında sakatlanmasıyla kendisini sıkıntılı bir ortamda bulan Beşiktaş’ı, pozitif  hale sokmak isteyen bir teknik direktör var.
 
Antrenör olarak geçirdiği yıl sayısına eşit şekilde takım çalıştıran Carvahal’in, haddini bilen ve yürüttüğü görevin farkında olan halleri bu zorlu süreçte Beşiktaş’a avantaj sağlıyor. Sahaya sürdüğü takımda devrim yapmanın peşinde değil, elindeki kadrodan en fazla verimi nasıl alabileceğinin peşinde olduğu anlaşılıyor. Belki bulunduğu süreç bunu gerektirse de, Beşiktaş için yapılabilecek en iyi şey bu.

Gol rahatlattı
Eğer sıfır teknik kapasite ile Rusya’da bir kupa kazanabiliyor ve 2.lig dahi olsa, o ligde sadece 9 gol yiyerek lider konumdaysanız bunu ancak gerekenden daha fazla fiziki güç ile yapabilirsiniz. Dün sahada Beşiktaş karşısına çıkan Alania işte böyle bir takım. Çok koşan, rakibini sürekli bozmaya oynayan bir takım karşısında Beşiktaş, takımın bulunduğu durumun da etkisiyle organize olmakta sıkıntı çekti. Guti’nin fizik performansının dibe vurmuş olması, Mustafa Pektemek’in istekli olmasına rağmen hazır olmayan görüntüsü, Quaresma’nın yokluğu ve Siamo’nun sakatlığı Beşiktaş’ın topu ileri taşıyamamasının en büyük nedenleriydi. Bu anlarda Fernandes ve Ernst’in mücadeleleri bile Beşiktaş’ı zayıf rakibi karşısında öne çıkartmaya yetti. Kullanılan korner vuruşu sonrası gelen gol ise Beşiktaş’ın oyunu istediği gibi tutmasını sağladı.

Bekler daha iyi olmalı
Carvahal’in kanatları etkin bir şekilde kullanma isteği gözle görülür bir şekilde öne çıkmasına rağmen, Toraman ve İsmail bu görev için eksik kaldı. İsmail çok sayıda bindirme yapmasına rağmen topu etkili kullanamıyor. UEFA tarafından gelecek vaat eden yetenek olarak gösterilmesine rağmen, beklenilen patlamayı bir türlü yapamıyor. Toraman ise geçmiş dönemlerde o pozisyonda sıklıkla oynasa da, ileri çıkmak isteyen takıma ayak uydurmakta güçlük çekti.
Rakibin hayli zayıf olması, takımda umut vaat eden bazı olguların devamının olabileceği kanısının sonunda bir soru işareti koyduruyor. Alınan 3-0’lık skor, sahada daha fazla mücadele etme isteği, sahadaki her oyuncudan maksimumu almak için uğraşmak… Bunlar güzel ama aynı zamanda temkinli olunmasını gerektiren şeyler.

Pardon!
Dün maçtan sonra Ertunç Soğancıoğlu, kombine satışlarındaki talep eksiliği üzerine açıklama yapmış. ''Kombine satışlarındaki düşüşte fiyatların etkili olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa loca satışlarında da aynı düşüş olurdu. Loca satışlarımızda herhangi bir düşüş yok. Locaların tamamını sattık.'' sözleri, Beşiktaş’ın nasıl bir politikanın içinde olduğunun açık kanıtıdır. Kapalı Tribüne yapılan %35’lik zamma karşı, locaların sadece %10 zamlanmasına karar veren, loca ve diğer tribünlere gelen taraftar arasındaki sosyo-ekonomik farktan bir haber yöneticilere sahip Beşiktaş, artık sadece paranın peşinde olduğunu açıkça belirtmiştir. Beşiktaş taraftarının, o tribünlerden sadece şike yüzünden kopacağını düşünmek ütopyanın ta kendisidir. Eğer ortada bir şike mevzusu varsa boşalacak koltuklar tribün değil, yönetim kurulundaki koltuklardır.