Geçen Sezona Bakmak Gerek

Beşiktaş, oyun anlamında görebileceği en dip performansını sergilediği bir maçı geride bıraktı. Zaten taraftarın tepkisi de bu yüzdendir.  Beşiktaş bir çok maçını kötü oynamış, çok ağır mağlubiyetler almıştır. Ancak sahada bu kadar umursamaz, isteksiz, rakip oyuncu ile omuz omuza tek bir mücadeleye girmediği maç yoktur. Buna Liverpool maçını dahi ekleyebilirsiniz. 


Tabi dün sahada olanların bir çok nedeni var.  Artık herkesin açıkça gördüğü Quaresma, Simao formsuzluğu, Fernandes istikrarsızlığı, Edu’nun Beşiktaş için hiçbir zaman yeterli olmayacak performansı var.  Edu’yu dışarıda bıraktığınızda, kulübün, taraftarın, hatta rakiplerin bile en çok performans beklediği 3 oyuncu, bu kadar rahat ve formsuz olunca isyan bayraklarının yükselmemesi imkansız. Özellikle Carvahal’in de sürekli şekilde bu düzlemde ısrar etmesi, hocanın sergilediği sempatik tavırları da tam tersine çeviriyor.


Tribünler için sahada olan şeyler önemlidir. Mücadele, hırs ve tabelada üstünlük göremez ise antrenörden önce sahadaki oyuncuyu yargılar. Hem de acımasızca ve sorgulamadan bunu yapar.  Fernandes’in istikrarsız bir oyuncu olduğu kariyerinin şekillenmesinden bile anlaşılabilir. Ancak Fernandes, Beşiktaş forması altında sergilediği kötü performansın %80’nini dün sahada yer aldığı pozisyonda gösterdi. Fernandes’den maksimum verim almak istiyorsanız, Guti’nin yerinde onu değerlendirmeniz gerekir. Keza Fernandes maksimum performansına hep bu pozisyonda yer alırken ulaştı. Tabi dün sahada yer alan Fernandes’in yerinde Necip veya Ernst’i oynattığınızda, beklediğiniz performans için maksimum ihtimalde sahaya çıkarsınız.


Aynı şey Quaresma ve Simao içinde sahada geçerli. Bu iki futbolcunun tamamen temiz olduğu düşüncesinde değilim. Carvahal’in performanslarına karşılık ısrarla ve sorgulamadan tahtaya isimlerini yazmasının da bunda etkisi olduğu muhtemel. Ancak aynı Fernandes örneğinde olduğu gibi, sol ve sağ beklerinizin çok verimli olmadığı bir takım tertibinde, orta sahayı Aurelio-Fernandes-Guti üçlüsünden oluşturduğunuzda zaten koşmayan bu ikili iyice oyun dışında kalmış oluyor. Orta saha kaybettiği topu bir kez daha kazanamayınca, top her iki oyuncuya da bir daha ulaşmıyor.  Topu aldıklarında ise ne arkalarında, ne yanlarında nede forvette oynayan oyuncu ile koordineli bir oyun ortaya koyamıyorlar.  Bunda orta sahada üçlülünün statik oyunu, Edu’nun top alışverişinde ne yeteneği nede zekasının yeterli olmadığı düşünülürse Quaresma ve Simao’nun umursamaz oyunundan daha önce konuşulacak sıkıntılar var.


Tayfur Hoca’nın çözmüş olduğu sorun buydu ve Tayfur Hoca ile yakalanan ivmenin sebebi de buydu. Dirençli orta saha, her iki oyuncuya da yardımcı olabilecek forvet Almedia’nın sahada olması ve bek oyuncularının kısmen yardımcı olması ( İsmail ve Hilbert ). Tayfur Hoca ile oynanan son lig maçlarına baktığınızda Quaresma’nın ve Simao’nun, bugünden oldukça farklı bir görüntü ile ceza sahasına girerek etkili olmaya çalıştığı ve sonucunu da aldığını açıkça görebiliyoruz. İBB kupa finali, İnönü’de kazanılan Kayseri, içerde oynanan Galatasaray maçı ilk akla gelenler. 


Beşiktaş için taktik anlamda sorunlarda ortada, çözümlerde…  Sadece daha fazla düşünmek, belki de Metris’e bir danışmak yeterli olacak. Geri kalanı takım içi düzen ve yaratılacak ortam. Olumlu sonuçlar alındığında, Carvahal’in bu işi kolaylıkla yapabileceğini gördük.


Beşiktaş, sanılan kadar karanlık bir ortamda değil ama hamleler bir an önce yapılmazsa karanlığın tam ortasında kendisini bulabilir. Önünde Kiev ve Fenerbahçe maçı gibi çok önemli iki maç var. Biri gruptan çıkmayı hemen hemen garantileyebileceği, diğeri de hem rakibine çelme taktığı, hem de camiayı ayağa kaldıracağı maç. Zaman ne kadar kısa olsa da, yapılabilecekler içinde o kadar uzun zaman gerekmiyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder