Dün Kayseri’de, geçen sezonun final-four serisi devam ediyormuşçasına maç izledik. Aynı heyecan, aynı hırs, aynı atmosfer… Fenerbahçe Türkiye Kupası yorgunluğunu yaşarken, Galatasaray hem Euroleague, hem Türkiye Kupası yorgunluğunu beraber yaşıyordu.
Bu yorgunluk saha içine de yansıyınca, maç içinde bir çok kez kırılma noktaları, oyunda ciddi seyir değişimleri yaşandı. İki uzatmaya giderek uzun süre unutulmayacak bir kupa finali olan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında galip gelen Galatasaray oldu. Oktay Mahmuti ile beraber 3 yıllık bir planlama ile tekrar kalkınmayı hedefleyen Galatasaray, kalkınmayı çoktan geçti. Artık Türkiye basketbolunda en tepeye yerleştiler. Lig finali oynayan ve Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanan Galatasaray, bunla yetinmeyecek gibi duruyor. Artık onlar için ilk hedef ligde geçen sene koydukları çıtanın üstüne çıkmak ve Euroleague’de TOP 16 hedefi.
Beşiktaş olarak çok fazla şeyler çıkartmamız lazım bu finalden. Kadro yapılanmaları, taraftar, organizasyon, hedefler vs. Çok gerideyiz şu anda. En basitinden, bugün D-Will ve Semih Erden lokavt süresince buradalar ve kadro iki ismi çıkarttığınızda ligin sıradan bir takımından farklı değil. Dün sahada yer alan Galatasaray’da ise Zaza takımın temel parçası konumunda değildi. Tabiî ki takıma çok kısa süre önce katılması, sisteme tam olarak oturmaması bunların etkisinde ama Galatasaray eksikliğini hissetmeden sahada mücadele etti ve kupayı kazanma başarısı gösterdi. Lokavt bittiğinde Galatasaray, Zaza’dan aldığı performans yanına kalmış olurken, yoluna aynen, eksiksiz ve tam kadro olarak devam edecek.
Fenerbahçe ise artık her şey sistematik olarak ilerliyor. Kulüp olarak yaşadıklarından sonra toparlanması çok zor bir noktaya geldiler. Belki yaşananları başka bir kulüp yaşasa, şu an basketbol takımı çok farklı noktada olabilirdi. Ancak o kadar sağlam temeller üzerine oturtulmuş bir takım ve organizasyon varki, en büyük krizlerde bile küçük hasarlar ile çıkabilmeyi başardılar. Tabi bu yaşananlarda, Basketbol Şubesi’ni futboldan olabildiğince ayrı yönetmenin başarısı da göz ardı edilemez.
Ortada çok açık bir şey var ki, Fenerbahçe ve Galatasaray basketbol olarak fazlasıyla büyüdüler. Galatasaray kimsenin tahmin etmediği şekilde ayağa kalktı ve Efes’in Türkiye basketbolunda ki tahtına adaylar. Her iki takımında gelecek seneki ortalamalarını tahmin ederken, Beşiktaş’ın iki hafta sonrasını bilemeyecek durumdayız. Nereye gittiğimizi bilmediğimiz bir yerde, yanımızdan gelip geçenleri seyrediyoruz. Ve bizi durdurup, arkamızdan destek verip, geri dönmemizi sağlayacak tek bir kişi bile yok.
Bu yorgunluk saha içine de yansıyınca, maç içinde bir çok kez kırılma noktaları, oyunda ciddi seyir değişimleri yaşandı. İki uzatmaya giderek uzun süre unutulmayacak bir kupa finali olan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında galip gelen Galatasaray oldu. Oktay Mahmuti ile beraber 3 yıllık bir planlama ile tekrar kalkınmayı hedefleyen Galatasaray, kalkınmayı çoktan geçti. Artık Türkiye basketbolunda en tepeye yerleştiler. Lig finali oynayan ve Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanan Galatasaray, bunla yetinmeyecek gibi duruyor. Artık onlar için ilk hedef ligde geçen sene koydukları çıtanın üstüne çıkmak ve Euroleague’de TOP 16 hedefi.
Beşiktaş olarak çok fazla şeyler çıkartmamız lazım bu finalden. Kadro yapılanmaları, taraftar, organizasyon, hedefler vs. Çok gerideyiz şu anda. En basitinden, bugün D-Will ve Semih Erden lokavt süresince buradalar ve kadro iki ismi çıkarttığınızda ligin sıradan bir takımından farklı değil. Dün sahada yer alan Galatasaray’da ise Zaza takımın temel parçası konumunda değildi. Tabiî ki takıma çok kısa süre önce katılması, sisteme tam olarak oturmaması bunların etkisinde ama Galatasaray eksikliğini hissetmeden sahada mücadele etti ve kupayı kazanma başarısı gösterdi. Lokavt bittiğinde Galatasaray, Zaza’dan aldığı performans yanına kalmış olurken, yoluna aynen, eksiksiz ve tam kadro olarak devam edecek.
Fenerbahçe ise artık her şey sistematik olarak ilerliyor. Kulüp olarak yaşadıklarından sonra toparlanması çok zor bir noktaya geldiler. Belki yaşananları başka bir kulüp yaşasa, şu an basketbol takımı çok farklı noktada olabilirdi. Ancak o kadar sağlam temeller üzerine oturtulmuş bir takım ve organizasyon varki, en büyük krizlerde bile küçük hasarlar ile çıkabilmeyi başardılar. Tabi bu yaşananlarda, Basketbol Şubesi’ni futboldan olabildiğince ayrı yönetmenin başarısı da göz ardı edilemez.
Ortada çok açık bir şey var ki, Fenerbahçe ve Galatasaray basketbol olarak fazlasıyla büyüdüler. Galatasaray kimsenin tahmin etmediği şekilde ayağa kalktı ve Efes’in Türkiye basketbolunda ki tahtına adaylar. Her iki takımında gelecek seneki ortalamalarını tahmin ederken, Beşiktaş’ın iki hafta sonrasını bilemeyecek durumdayız. Nereye gittiğimizi bilmediğimiz bir yerde, yanımızdan gelip geçenleri seyrediyoruz. Ve bizi durdurup, arkamızdan destek verip, geri dönmemizi sağlayacak tek bir kişi bile yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder