Ronaldo, nam-ı değer No:9... Biz onu Fifa serilerinde No9 olarak tanıdık, sonra aklımız ermeye başlayınca İnter'de izleyebildik. Tabi sakatlıkların izin verdiği kadar. Ronaldo'nun döneceği maçtı Lazio-İnter maçı. Heyecan vardı, Ronaldo oyuna girerken duyduğum sevinci unutmam, iki dakika sonra dizinin döndüğünü gördüğümde içimin burkulmasınıda tabi. Panucci'nin başını iki elinin arasına alıp çaresiz bakışları, Lazio'lu futbolcuların üzüntüsü ve Lippi'nin bakışları...
Ondan iki sene sonra, o dönemin çocuklarının kafalarında sadece ön tarafta saç vardı. Sebebi, tabi ki Ronaldo'ydu. 2002 Dünya Kupası'nda ayağının burnuyla attığı gol. Aklımın erdiğinden beri futbol namına geçirdiğim en güzel günleri bitiren adamdı. Sonra Real Madrid'e gidişi var, Beckham, Nistelrooy gibi sırf o formayı giydiğinden ona karşı duyduğum kötü duygular. Daha sonra Milan'da geçirdiği kısa dönem ve çoğu Brezilya'lı oyuncu gibi ülkesinde sessiz sedasız kayboluş.
Bir gençliğin efsanesi artık futbolu bıraktı, aslında benim için o süreç Batistuta ile başlasa da Ronaldo herkes için farklıydı.
Bir gençliğin efsanesi artık futbolu bıraktı, aslında benim için o süreç Batistuta ile başlasa da Ronaldo herkes için farklıydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder