“ Takım kavramı ‘süreklilik’ demektir. 22 Kişinin bir arada yer alması, takım olma olgusunu oluşturmaz. Bir otobüste de insanlar yer alır, bir kaçı bir durakta, bir kaçı diğer durakta iner ve aralarında bir bağlılık oluşmadan yol biter. “
Bu sözler Hamdi Serpili Tüzün’e ait.. Hepimiz istikrarı Manu- Alex Ferguson veya Barcelona üzerinden açıklayabilirken, olaya temel yoldan ve daha anlaşılabilir halde, daha reel şeyler üzerinden bakmamızı sağlayan bir açıklamayı ancak kendisi yapabilirdi. Tıpkı gençlere futbolu öğretirken yaptığı gibi. Sade, gösterişsiz, temel ve basit… Ancak sonuçları, öğrenilme sürecine göre daha gösterişli, daha sansasyonel ve beklenenden daha başarılı.
Hocanın açıkladığı durumdan yola çıkılırsa tamda Beşiktaş’ın yer aldığı sürecin ta kendisi; takım olmak. Sene başında yapılan transferler ve devre arasında takıma katılan yıldızlar ile bütün taraftarlar gerçekçi olmayan beklentilerin içine sokuldu. İlk önce UEFA Kupası, sonra 17’de 17 hedefleri. Bugün, Dünya üzerinde en iyi oyunu sahaya yansıtan takım olarak lanse ettiğimiz Barcelona bile 17 maçlık bir seri yakalayabilmiş değil. Peki yıldız transferler ile başarı sağlanır mı? Örnekleri açık bir şekilde önümüzde. Man. City, Chelsea ve Real Madrid. City yakın zamanda bir çok yıldız toplamış olmasına rağmen, hala elle tutulur bir başarıları yok. Chelsea yarattığı kadrolara rağmen, yer aldığı organizasyonları domine edebilmiş değil. En büyük hedefleri olan Şampiyonlar Ligi kupasına çok yaklaşmış olsalar da, Türk medyasının tabiri ile bir MANU olabilmiş değiller. Real Madrid ise sahip olduğu kadrosuna rağmen, iki takımın domine ettiği bir ligde Barcelona’nın gerisinde. Yani ona rakip olan tek rakibini dahi geçebilmiş değil. Bahsedilen bu takımlar başarısız kategorisinde asla değiller, ancak hedefledikleri başarıyı yakalayabilmiş değiller.
Sorunun kaynağı daha önceleri de söylediğimiz takım olabilme konusu. Evet, Beşiktaş’ta bugüne kadar kurulan en iyi kadro kurulmuş olabilir, ancak başarının yolu takım olmaktan geçebiliyorsa Hamdi Hoca’nın bahsettiği gibi geçtiğin her durakta bir miktarını bırakıp, sonra yerlerini dolduracak bir miktar yolcu alarak devam etmek yerine, uzun yıllar seyahatte huzursuzluk çıkartanın yerine, uyum sağlayabilecek yolucuyu yerine monte etmek bunun en basit çözümüdür. Bu durumda Schuster’in doğru bir yolcu olduğunu görmek için ise zamana ve daha uzun maratonlara ihtiyacı var. Öyle yada böyle çok fazla etkenin yer aldığı bir sezon geçirdi Beşiktaş, konular hep sıcak kaldı, tempo hep yüksekti, Beşiktaş’ın hiç alışık olmadığı durumlar yaşandı. Takım belli şeyleri tecrübe etti, şimdi seneye bu tecrübelerini başarı yolunda kullanılma şansı verilmeli.
Bu sözler Hamdi Serpili Tüzün’e ait.. Hepimiz istikrarı Manu- Alex Ferguson veya Barcelona üzerinden açıklayabilirken, olaya temel yoldan ve daha anlaşılabilir halde, daha reel şeyler üzerinden bakmamızı sağlayan bir açıklamayı ancak kendisi yapabilirdi. Tıpkı gençlere futbolu öğretirken yaptığı gibi. Sade, gösterişsiz, temel ve basit… Ancak sonuçları, öğrenilme sürecine göre daha gösterişli, daha sansasyonel ve beklenenden daha başarılı.
Hocanın açıkladığı durumdan yola çıkılırsa tamda Beşiktaş’ın yer aldığı sürecin ta kendisi; takım olmak. Sene başında yapılan transferler ve devre arasında takıma katılan yıldızlar ile bütün taraftarlar gerçekçi olmayan beklentilerin içine sokuldu. İlk önce UEFA Kupası, sonra 17’de 17 hedefleri. Bugün, Dünya üzerinde en iyi oyunu sahaya yansıtan takım olarak lanse ettiğimiz Barcelona bile 17 maçlık bir seri yakalayabilmiş değil. Peki yıldız transferler ile başarı sağlanır mı? Örnekleri açık bir şekilde önümüzde. Man. City, Chelsea ve Real Madrid. City yakın zamanda bir çok yıldız toplamış olmasına rağmen, hala elle tutulur bir başarıları yok. Chelsea yarattığı kadrolara rağmen, yer aldığı organizasyonları domine edebilmiş değil. En büyük hedefleri olan Şampiyonlar Ligi kupasına çok yaklaşmış olsalar da, Türk medyasının tabiri ile bir MANU olabilmiş değiller. Real Madrid ise sahip olduğu kadrosuna rağmen, iki takımın domine ettiği bir ligde Barcelona’nın gerisinde. Yani ona rakip olan tek rakibini dahi geçebilmiş değil. Bahsedilen bu takımlar başarısız kategorisinde asla değiller, ancak hedefledikleri başarıyı yakalayabilmiş değiller.
Sorunun kaynağı daha önceleri de söylediğimiz takım olabilme konusu. Evet, Beşiktaş’ta bugüne kadar kurulan en iyi kadro kurulmuş olabilir, ancak başarının yolu takım olmaktan geçebiliyorsa Hamdi Hoca’nın bahsettiği gibi geçtiğin her durakta bir miktarını bırakıp, sonra yerlerini dolduracak bir miktar yolcu alarak devam etmek yerine, uzun yıllar seyahatte huzursuzluk çıkartanın yerine, uyum sağlayabilecek yolucuyu yerine monte etmek bunun en basit çözümüdür. Bu durumda Schuster’in doğru bir yolcu olduğunu görmek için ise zamana ve daha uzun maratonlara ihtiyacı var. Öyle yada böyle çok fazla etkenin yer aldığı bir sezon geçirdi Beşiktaş, konular hep sıcak kaldı, tempo hep yüksekti, Beşiktaş’ın hiç alışık olmadığı durumlar yaşandı. Takım belli şeyleri tecrübe etti, şimdi seneye bu tecrübelerini başarı yolunda kullanılma şansı verilmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder